Howl'un Yürüyen Şatosu



Çocukluğumdan bildiğim harika bir film. Hayao Miyazaki tarafından yapılan ve yönetilen bir animasyon filmi olsa da orjinali Diana Wynne Jones’un yazdığı Yürüyen Şato adlı kitaba dayanır.  Kitabında oldukça fazla gönderme var aslında örneğin biz Fantastik Neşriyat ahalisinin bayıla bayıla okuduğu Tolkien gibi. Merak ettiniz mi? Evet dediğinizi duyar gibiyim. O halde başlayalım.



Howl güzelliğine deliler gibi düşkün, ilgi odağı olmayı oldukça seven bir büyücüdür.  Bulundukları dünyada hepinizin Harry Potter'dan oldukça iyi bildiği görünmezlik pelerini, başka bir masaldan gelen yedi fersahlık çizme gibi bir sürü büyülü şeyler mevcuttur. Kardeşi işe Megan adında ayrı bir büyücüdür ve evinin kapısındaki levhada Rivendell yazar. Tanıdık geldi değil mi? Rivendell Tolkien'in Ayrık Vadisindeki Elrond’ın evidir. Ayrıca Howl'un öğretmeni ona zaman zaman John Donne'Den şiirler okur. Kitapta yuvarlak masa şövalyelerinden bir çok isim kullanırlır örneğin Gareth,Percival gibi.Howl kendini krallığa karşı gizlemek için zaman zaman Pentragon, Jenkins gibi  isimler kullanır, tanıdık geldi değil mi? Kral Arthur'un soyadı Pentragon'du 


Sophie Hatter üç kız kardeşin en büyüğüdür. Annesi öldükten sonra tekrar evlenen babasının daha sonra Martha ve Lettie adında iki kızı daha olur.  Filmde Martha'nın hiç lafı geçmez. Babası kitapta Sophie'yi en iyi okullarda okutmuştur ama Sophie en büyük kardeş olduğu için asla hayallerini gerçekleştiremeyeceğini düşünür. 

Kitapta daha sonra Sophie'nin babası ölür ve kız kardeşler çalışmak zorunda kalırlar. Lettie bir pastahane, Martha da bir büyücünün yanında işe başlar. Gel gelelim bizim Sophie'ciğimiz ise harika şapkalar yapmaktadır ve bundan dolayı da anlayacağınız gibi bir şapkacıda çalışmaya başlar. 

Filmde Sophie ve Howl, askerlerin Sophie'yi sıkıştırması sonucu Howl'un onu kurtamasıyla tanışırlar. Ve Sophie'yi kıskanan Kötülükler Cadısı onun şapka dükkanına bir ziyaret düzenler, onu küçümser ve dalga geçer. Bunun karşılığında ise Sophie'miz ona güzel bir ayar verir. Sinirlenen cadı Sophie'ye büyü yapar ve bu büyüden asla bahsedemeyecek olmasını sağlar. Zavallı Sophie cadı gidince birden ellerinin buruş buruş olduğunu farkeder ve kendine bir bakar ki ne görsün. Sophie yaşlı mı yaşlı bir teyze haline gelmiştir. 



Bu olaydan sonra ortalıklarda görünmemesi gerektiğini düşünen Sophie evinden ayrılır ve yolculuğu başlar. 
Filme göre yolcuğunda yorulan Sophie oturduğu tepede çalılıkların arasında bir sopa görür ve baston olabileceğini düşünür. Sopanın bir korkuluk olduğunu ve kendi başına hareket edebildiğini farkeder. Sophie korkuluğa Şalgam Kafa lakabını takar ve onun sayesinde kedini Howl'un şatosunda bulur.

Howl'un anlaşma yaptığı cini Calcifer ile anlaşma yapar ve onun büyüsünü bozmaya karşılık kendisininkini bozduracağına dair sözünü alır. 

Son sözleri söylemeden önce size tavsiyem; Gidin izleyin o filmi Hayao Miyazaki'ye bir kez daha saygı duyacaksınız.   

Peki... Buraya kadar filmle az çok uyumluydu, e yahu ne farkı var diyeceksiniz öyle değil mi?
Aslında farkı şu idi Filmden hatırlayacağınız dönemin kralının cadısı olan Madam Suliman (ismi yine tanıdık geldi değil mi?) Kitapta Çöl Cadısı(filmden bildiğiniz üzere Kötülükler Cadısı) tarafından öldürülür. Yerini çöl cadısı alır ve Howl hakkında genç kızların kalplerini yediğine dair dedikodular çıkarır. Kitapta Sophie'nin şapkalara hayat verdiğinden bahsedilir ve Çöl Cadısı'nın yani sizin bildiğiniz Kötülükler Cadısının onu kıskandığı için yaşlandırdığından bahsedilir.Kitapta Howl'un çapkınlık yapmaması için bin bir dolap çeviren Sophie'nin uğraşlarına şahit olursunuz. Ufak bir SPOILER olarak şunu da ekleyeceğim kitabın sonunda Sophie'miz hem o kendi özel büyü gücünü hem de gerçek aşkı bulacaktır. 



0 yorum: